3 Mayıs 2023 Çarşamba


'Lanetli Tavşan' / Bora Chung

Güney Koreli yazar Bora Chung’ un “Lanetli Tavşan” isimli öykü kitabı ülkemizde Sevda Kul çevirisiyle İthaki Yayınları tarafından yayımlandı. Yazar bu kitabıyla 2022 yılında Uluslararası Brooker Ödülü’ ne aday gösterildi.

Bora Chung 1976 yılında Seul’de doğdu. Chung, Yale Üniversitesinde Rusya ve Doğu Avrupa Bölgesi üzerine yaptığı çalışmalarla yüksek lisans, Indiana Üniversitesinden Slav Edebiyatı alanında ise doktora derecesine sahiptir. Halen Yonsei Üniversitesinde Rus edebiyatı ve bilim kurgu dersleri vermektedir. Ayrıca modern edebi eserleri Rusça ve Lehçe’den Korece’ye çevirmektedir.

Büyülü gerçeklik, korku ve bilim kurguyu harmanlayan Lanetli Tavşan, Gotik edebiyatın izlerini taşıyan sürükleyici on öyküden oluşuyor. Yazarın konularını dikkatlice seçtiğini, öykülerin altında yatan mesajlardan anlıyoruz. Bu kısa öykü koleksiyonunda taciz, ensest ilişkiler, ebeveyn baskısı, kadın düşmanlığı ve moderniteye eleştiriler var.

Kitap kapitalist sistemde insanın toplum içindeki payını artırmak için empati yeteneğini kaybederek başkalarına karşı nasıl bencilce davranışlarda bulunabileceğini gösteren bir öykü ile başlıyor. Kitapla aynı ismi taşıyan ilk öykü “Lanetli Tavşan”da açgözlülüğü ile hayatları mahveden bir CEO’dan intikam almak için torununa tavşan şeklindeki lanetli bir lamba veriliyor. Böylece lanetlenen aile bir felakete sürükleniyor.

Yazar intikamın insan hayatını nasıl etkilediğini şu cümleyle vurguluyor:

“Bir Japon atasözü der ki, ‘Birine lanet etmeden önce iki mezar kaz.’ Yani başkalarını lanetlerseniz sonunda mezara giren diğer kişi siz olursunuz.” (s.24)

Kadın temalı üç öyküden biri olan “Kafa”da bir kadına musallat olan klozetindeki bir kafayı görmemezliğe gelmesi ve hayatına normal bir şekilde devam etmesi isteniyor.

“Bedenleşme”de ise doğum kontrol hapları kullanmasına rağmen hamile kalan bekar bir kadına çocuğuna baba bulması için çevresi tarafından baskı yapılıyor. Bu öykü kadının neden bedensel özgürlüğü olmadığını düşündürüyor.

“Ortada bir çocuk varsa babası da olması gerekmez mi!” (s.60)

“Evim Güzel Evim” öyküsünde eski bir bina alan çiftin kira geliriyle ekonomik durumlarını düzeltmeye çalışırken doğaüstü olaylarla karşılaşması, açgözlülük temasıyla anlatılıyor.

Üç öyküde de kadınların korku ve sorunlarını önemsemeyen baskıcı, yargılayıcı bir ataerkil toplum modeli karşımıza çıkıyor.

İnsancıl bir öykü olan “Elveda Sevgilim”, robotların insan dünyasındaki rollerinin artmasıyla insan olmanın ne anlama geldiğini anlamamız açısından bir uyarı gibi. Bu öyküde karşımıza sahip olduğu ilk yapay zeka robotuna karşı duygular besleyen bir kadın çıkıyor.

Okurken bizi korkunun içine çeken Soğuk Parmaklar, trafik kazası geçiren bir kadının öyküsü.

Koleksiyondaki bazı öyküler bildiğimiz masalları çağrıştırıyor.

Altın Yumurtlayan Tavuk temasını “Kapan” öyküsünde tekrar ele alan yazar, bir peri masalı duygusunu veren “Rüzgarın ve Kumların Hükümdarı”nda doğuştan kör olan ve savaştan başka bir düşüncesi olmayan bencil bir prensi anlatıyor.

“Yara İzleri”nde ise genç bir adamın acımasız bir canavardan kaçışı ve savaşmaya zorlanması konu alınıyor. Klasik masallardan farklı bir sonla biten anlatılar, bize hayatta hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı mesajını veriyor.

Son öykümüz “Vuslat”, Polonya’da geçen bir hayalet öyküsü. Yazar insan hayatında yaşanan travmaların yıkıcı etkisini hüzünlü bir aşk hikayesiyle dile getirmiş.

“Korkunç bir travma sonrası dünyayı uç perspektiften algılamaya başladığımızda bu algıyı kolayca değiştiremezsiniz çünkü hayatta kalmanız buna bağlıdır.” (s.221)

Kitaptaki bütün öyküler insanın karanlık yüzüne işaret ederken okuyucuda tuhaf bir his bırakıyor. Ezilenlerin mücadelesini anlatan Lanetli Tavşan, okuyucuyu rahatsız eden, korkutan fakat merak uyandıran benzersiz bir kitap.

Feride Serin


Lanetli Tavşan

· Yazar: Bora Chung

· Çevirmen: Sevda Kul

· Yayınevi: İthaki Yayınları

· Sayfa Sayısı: 232

· Basım: 02.01.2023


 Çukur / Hiroko Oyamada 


Çağdaş Japon edebiyatının genç yazarlarından biri olan 1983 doğumlu Hiroko Oyamada ikinci kitabı olan “Çukur” ile 2014 yılında Japonya’nın prestijli 150. Akutagawa ödülünü kazandı. Franz Kafka ve Mario Vargas Llosa gibi yazarlardan etkilendiğini söyleyen yazarın kitabını, ülkemizde Ekim 2022’de H. Can Erkin çevirisiyle Siren Yayınları yayımladı.

Gerçek ve gerçek olmayanın iç içe geçtiği roman, bir kadının kocasının tayini nedeniyle geçici işini bırakarak geleneklerin korunduğu kırsal bir alana taşınmasıyla başlıyor. Kahramanımız Asahi ilk haftalarda özgürlüğüne kavuştuğunu sanırken zamanla bu düşüncesi değişmeye başlıyor. Kendini sıkıcı bir hayatın içinde kapana kısılmış bir şekilde buluyor.

“ Ama bir şeyler yanlıştı işte. Kocam her gün gece yarılarına kadar çalışırken ben nasıl boşta olabilirdim? ” s.48

Günlük yaşamında yalnız olan kadın, işten eve geldiğinde sürekli cep telefonuyla ilgilenen kocasının kendisine kayıtsızlığını fark ediyor. Yalnızlıkla mücadele eden ve çevresi tarafından gelin rolüne indirgenen Asahi yeni tanıştığı kişilere karşı sürekli savunmacı bir tavır alıyor. Onun yaşamıyla ilgili memnuniyetsizliğini satır aralarında görüyoruz.

Bir gün market yolunda ismini bilmediği tuhaf bir hayvan görüyor ve onu nehir boyunca takip etmeye başlıyor. Önceden açılmış ancak kendisinin sığabileceği boyutta olan bir çukura düşüyor. Bir komşusunun yardımıyla çukurdan çıksa da aklı bu çukurda kalıyor.

“ Sanki benim için özel olarak kazılmış bir tuzaktı bu çukur. ”s.32

Çukur kahramanımızın hayatını sorgulamasına neden olan bir sembol olarak bulunduğu durumdur. Bu durumu fark etmesinde daha önce hiç kimsenin bahsetmediği eşinin erkek kardeşinin de etkisi oluyor.

“ Temelde hiç kimse bakmıyor. Görmek istemedikleri sürece de bakmazlar zaten. Senin de görmediğin birçok şey vardır Gelin Hanım.” s.71

Asahi’nin değişimine tanık olduğumuz kitapta yazar sıradan olan kişi ve olaylarda ayrıntılara dikkat ederek tuhaf noktaları bulmayı başarmış. Birdenbire bir cümle içerisinde beklenmedik bir görünümle karşımıza çıkan bir olay ürkütücü ve belirsiz olabiliyor. Takip ettiği hayvan nedir? Eşinin erkek kardeşi olduğunu söyleyen adam ve gördüğü çocuklar gerçek miydi? Gerçekten bir çukur var mıydı? Bu soruların cevapsız kalması merak uyandırıyor.

Yazar ayrıca anlatıda hava koşulları, ağustos böcekleri ve çocuk sesleri gibi unsurlarla bir şeyin beklenmekte olduğu duygusunu vererek okuyucuyu kitabın içine çekiyor.

Oyamada sosyal izolasyon, hırs ve yalnızlık temalarına vurgu yaptığı romanında büyülü gerçeklik ve fantastik bir bakış kullanmış. Ayrıca “Alice Harikalar Diyarında” kitabına da bilinçli bir gönderme yapmış.

Doksan altı sayfalık bu romanda birçok konuda eleştirel bir bakış var. Japonya’nın iş hayatı, kadının evlilik ve annelik bakımından sosyal baskıya maruz kalması, ailede iletişimsizlik ve hiyerarşik ilişkilerin düzeni, kadın-erkek eşitsizliği, geleneksel inançlar ile teknoloji dünyasının çatışması...

Çukur, 21. yüzyıl dünyasında cinsiyete ait rollerin toplum tarafından nasıl şekillendiğini anlatan gizemli, kısa bir roman.

Feride Serin


Çukur

· Yazar: Hiroko Oyamada

· Çevirmen: Hüseyin Can Erkin

· Yayınevi: Siren Yayınları

· Sayfa Sayısı: 96

· Basım: 22.10.2022


23 Nisan 2014 Çarşamba

#‎haiku‬
handwritten
processed white pages
production of poetry ...


feride serin


el yazısıyla
işlenen beyaz sayfa
üretim şiir





Pandabiyat Dergi Küçürek öykülerimle Pandabiyat’ın ilk sayısındayım. .